25 Ağustos 2008 Pazartesi

ÖLÜM

MERHABA DOSTLAR..
İnsanoğlu dünya hayatında ebedi değildir. Bütün canlılar gibi insan da fani bir varlıktır. Bu sebeple kendisine bahşedilen ömrünü ölçülü kullanmak zorundadır. Ömür sermayesini hayırlı yerlere harcamalı ki, iyi bir sonuç elde edebilsin. İnsan, bu dünya hayatında ne ekerse ahiret hayatında onu biçer. Yüce Dinimiz, dünya ile ahiret arasında sağlam bir denge kurmuş, helal ölçüler içerisinde çalışmayı ibadet saymıştır. Cenab-ı Hakk'ın sonsuz nimetlerine mazhar olan insanın mutluluğu, din ve dünya işlerini gereği gibi yerine getirme şartına bağlıdır. Din ile dünyanın varlığı insanın mutluluğu içindir. İnsan bunlardan birine değer verir, diğerini ihmal ederse, ebedi mutluluğu elde edemez. Dünya ahiretin kazanılması için bir imkandır, bir servettir. Kıymeti iyi bilinmelidir.

Peygamberimiz (s.a.v.)bundan bir buçuk asır önce bizim hastalığımızı söylemiş:Öyle bir gün gelecek ki, ümmetim beş şeyi unutarak beş şeyi sevecektir:
1 — Dünyayı sevecek, ahireti unutacaklardır.
2 — Malı sevecekler, fakat ahiret günü hesaplaşmasını unutacaklardır.
3 — Mahlukatı sevecekler, yaratıcıyı unutacaklardır.
4 — Günahları sevecekler, tevbeyi unutacaklardır.
5 — Köşkleri sevecekler, mezarları unutacaklardır.GÖNÜL DOSTLARI.. Selman-ı Fârisi

ölürken çok ağladı da etrafındakiler:
“—Ölümden korkuyorsun da mı ağlıyorsun?”, dediler.
O da:“—Hayır, ben biraz sonra Rasûlullah’a kavuşacağım, ona dünya metaı edinmeyeceğime dair söz vermiştim. Şimdi gözümün önüne gelen şu eşyalarla Cenâb-ı Peygamber’e ne cevap vereceğim, diye düşünmekteyim. Üzüntüm ondandır.”diye cevap vermiş.
Baktılar gördüler ki, dünyalık dediği şeyler birçok zarurî eşyadan ibaret idi. Allah cümlemize bunları şefaatçi kılsın da, o cennet evlerinde onlarla birlikte olmayı nasib etsin!Âmin...CANANLAR.. Hz.Adem’in, oğlu Şit’e ve dolayısıyla bütün insanlara yaptığı beş maddelik nasihati şöyledir :
1- Ey Şit! Oğullarına söyle: Dünyaya ayrılmayacaklarmış gibi bakmasınlar. Buradan bir gün göçüp gideceklerini düşünsünler.
Ben de Cennetten ayrılmayacağım diye düşünmüştüm.
2- İnsanlara söyle: Eşler birbirlerinin sözünü hakikatin ta kendisi sanıp, hemen kabul etmesinler. Biraz düşünüp, isabet derecesini incelesinler.
Zira biz yeterince hakikati araştırmadığımız için, yasak ağacın meyvesinden yedik, sonunda da büyük bir pişmanlığa düştük.
3- Oğulların, yapacakları işin sonunu düşünsünler...
Eğer ben o ağacının meyvesinden yerken bu işin sonunu düşünseydim, başıma gelenler gelmeyecekti...
4- Bir işe başlarken, içlerinde o işe ait bir endişe ve isteksizlik duyuyorlarsa, tekrar düşünüp, yeniden tetkik etsinler.
Şayet ben, o ağaçtan yiyeceğim sırada, içimdeki endişe ve isteksizlik üzerinde durup, kararımı yeniden gözden geçirseydim, sonunda bu pişmanlığa düşmeyecektim.
5- Doğruluk ve isabet derecesini kesin olarak bilmedikleri işlerde de, istişare etsinler. Dürüstlüğüne inandıkları kimselerle yaptıkları istişare neticesindeki karara göre hareket etsinler.
Eğer ben, meleklerle istişare edip, işimi onlarla müzakereden sonra karara bağlasaydım, başıma gelenleri hakketmeyecek, musibetlere maruz kalmayacaktım.
Bu sözlerimi sen de kendi oğullarına ulaştır ki, böylece babadan oğula, oğuldan da toruna intikal ederek, dünya devam ettikçe tesirini icra etsin!.. DOSTLAR Sözümü iki ayet mealleriyle bitireyim. "Allah'ın sana verdiğinden (onun yolunda harcayarak) ahiret yurdunu iste. Ama dünyadan da nasibini unutma" El-Kasas, 77.
ÒEy Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver. Ahirette de iyilik ver. Bizi cehennem'in azabından koru. Bakara, 201.
BU BİR SIRDIR...

Hiç yorum yok: