8 Şubat 2011 Salı

EN SEVGİLİ YERYÜZÜNÜ ŞEREFLENDİRDİ



MERHABA CANLAR.
Önümüzdeki 14 Şubat Pazartesi günü Peygamberimizin (as) doğum günü. O NUR PEYGAMBER'in (as) doğumundan önce Hayatın gayesi, yaratılışın mânâsı silinmiş, yok olmuştu. Her şey mânâsız başıboşluk ve hüzün örtülerine bürünmüştü.

Ruhlar bir şey bekliyor, bir nurun zulmet perdesini yırtmasını içten içe hissediyordu, bekleniyordu.

DOSTLAR;
O vahşet devrinde kâinat ufkundan bir güneş doğdu. Bu güneş âhir zaman Peygamberi Hz. Muhammed Aleyhissalâtü Vesselam idi. Tarihin seyrini, hayatın akışını değiştiren bu eşsiz olay, dünyayı yerinden sarsan değişimlerin en büyüğü idi.

İnsanlığın kurtuluşu için gönderilen son ve en büyük peygamber, bizim Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) 571 yılında Kameri aylardan Rebiü'l-evvel ayının 12.gecesi doğmuştur.

CANLAR;
O' nun doğduğu çağda dünyanın her tarafında cehalet, zulüm ve ahlâksızlık almış yürümüş, Allah inancı unutulmuş, insanlık korkunç ve karanlık bir duruma düşmüş, dünya yaşanmaz hale gelmişti. Sevgili peygamberimizin gönderilişi, Yüce Allah’ın bütün insanlara en büyük nimetlerinden birisidir. Bu hususta Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulmuştur: "Andolsun ki içlerinden, kendilerine Allah'ın âyetlerini okuyan, (kötülüklerden ve inkârdan ) kendilerini temizleyen, kendilerine Kitap ve hikmeti öğreten bir Peygamber göndermekle Allah, müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur. Halbuki daha önce onlar apaçık bir sapıklık içinde idiler." (Âl-i İmrân, 164) Bununla beraber, O'nun ahlâk ve fazilet dolu hayatını öğrenmek ve kendimize örnek almak başta gelen görevlerimizdendir. Peygamberimizi (sav); getirdiği düsturlara (kuran ve sünnete) uyup tatbik ettiğimiz ölçüde manen diriltmiş oluruz.

Dostlar
O âlemlerin Rabbinden, "Alemlere rahmet olarak gönderildi." Asırlara sığmayacak inkılapları birkaç sene içerisinde gerçekleştirdi. Evlâtlarını diri diri toprağa gömen babalar O' na ve getirdiği prensiplere iman ettikten sonra mükemmelleştiler, dünyaya insanlık, adalet ve medeniyet rehberi olacak hale geldiler. İnsanlar O'nun tek emriyle, kökü yüzlerce yıl derinde olan alışkanlıklarını bıraktı.

O, yirmi birinci asır insanının yüzyılda yerleştiremediği hakkı, hukuku, adâleti, hürriyeti, ve insan haklarını bir solukta yerleştirdi. Böylece cehâlet asrı bir saâdet asrı oldu. Nihayet asır, asırlara taştı. Ve O, çağlar ötesiyle kucaklaştı.
Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed kendisinden önceki peygamberler gibi sadece bir kavme veya millete değil, bütün insanlığa peygamber olarak gönderilmiştir. O' nun diğer peygamberlerden farklı yönlerinden birisi de budur.

Nitekim Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulur:
"Biz seni bütün insanlara ancak müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik; fakat insanların çoğu bilmezler." (Sebe, 28)

İnsanlığın her zaman ve mekânda Hz. Peygamber'in tebliğ ettiği ilâhî mesaja ve bu mesajın hayata geçirilmiş şekli olan onun sünnetine ihtiyacı vardır. O'nu örnek almak, Kur'an'a uymaktır. Çünkü Hz. Aişe (r.a.)'nın ifâdesiyle O'nun ahlâkı Kur'an'dı. (Müslim, Misâfirîn, 139). Kur'an-ı Kerim, Peygamberimiz Hz. Muhammed'in inananlar için en güzel örnek olduğunu bildirmekte ve bu hususta şöyle buyurulmaktadır: "Andolsun, Allah'ın Rasûlünde sizin için, Allah'a ve âhiret gününe kavuşmayı umanlar için ve Allah'ı çok ananlar için güzel bir örnek vardır." (Ahzâb, 21) Şüphesiz sen büyük ahlak sahibisin ( Kalem 4 ) Ey inananlar andolsun ki içinizden size sıkıntıya uğramanız kendisine ağır gelen , size düşkün inananlara şefkatli ve merhametli bir peygamber gelmiştir. (Tevbe 128)

Günümüz Müslümanlarına düşen kendisine indirilen vahiy çerçevesinde, her sözü ve davranışı insanlığın ufkunu açan Peygamberimizi, içimizde ve çevremizde yeniden anlamak ve anlatmak ve O’ nun bize kazandırdığı,adalet ihsan, kardeşlik, sevgi, dostluk, güven, samimiyet, tevazu, hoşgörü, sadakat, vefa, haklının yanında yer alma, hak ve doğru olanı temsil etme gibi değerlere hayatımızda işlerlik kazandırmaktır. Yoksa kuru kuruya peygambere inandım, demekle iş bitmez. İnandım dediği halde peygamberin tersi bir hayatı sergileyenin sadakatinden bahsedilemez.

DOSTLAR gelin şu soruları kendimize soralım.
1-ALLAH peygamberleri niçin gönderdi, peygamberlere HAYATIMIZIN hangi alanlarında ihtiyaç duyuyoruz.
2-Peygamberlerden kaç tanesini tanıyoruz.
3-Peygamberimiz (as) hakkında ne biliyoruz.
4-Kabir sorularından biri olan PEYGAMBERİN KİM sorusuna hazır mıyız?
5-Peygamberimizi (as) hayatımızın hangi alanlarımızda örnek ve model alıyoruz.
6-Peygambere saygı mevlid kandillerinde ve yalnızca onun kullandığı eşyalara saygı göstermekten mi ibarettir.

BU BİR SIRDIR.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

yazınızı çok beğendim bu güzel bilgileri bizimle paylaştığınız için teşekkürler